Buluş ve Pragmatizm
Her
toplum, kendi dinamikleri içerisinde olumlu veya olumsuz bir buluşun ve keşfin
içinde kendini bulabilir. Bu buluş veya keşfin o günün şartlarından bağımsız
ortaya çıkmayacağı aşikardır. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek olan her
buluş veya her keşif o toplumda el üstünde tutulur.
İnsanlar,
tarih boyunca hep pragmatist düşüncelere sahip olmuşlardır. O insanlar için bir
şeyin iyi olması onların ihtiyaçlarını karşılamasıyla eş değerdi. Yani bir şey
ihtiyaçlarını karşılıyorsa o derecede değerliydi. Geçmişe dönüp bakıldığında bunu
kanıtlayacak pek çok kanıt ve örnek rahatlıkla bulunabilir. Örneğin; Antik
Mısır medeniyetinde Nil nehri yılın belirli aylarında taşar ve kendi
seviyesinin üzerine çıkardı. Antik Mısır insanları ise bu taşma zamanlarını
hesaplayabilmek ve belirlemek için belirli çalışmalar yapmışlardır. Böylece Nil
her taştığında ekinlerini sulama imkanını ve o taşma durumuna göre tarlalarını
ne zaman ekeceklerine karar vermişlerdir.
Yukarıda
da belirtildiği gibi buluşlar pragmatist bilim olarak da ortaya
çıkabilmektedir. Ancak buluşlar her zaman toplumun yararına olacak diye de bir
kural yoktur. Bunun en tipik örneklerinden birisi Fransız bir doktor olan Josph-Ignace Guillotin tarafından
geliştirilen ve daha sonra 1792 yılında Fransa’nın resmi idam aracı olarak
kullanılan Giyotin’dir. İnsanın kafasını tek hamlede bedeninden ayıran bu alet
tüm zamanların en canice tasarlanmış idam aracı olarak tarihe geçmiştir. Rivayete
göre Giyotinin mucidi olan Fransız doktorun ölümü yine kendi icat ettiği
Giyotin ile olmuştur.
Teorik ve Pratik Bilim
Görüldüğü
gibi bilim insanlardan bağımsız gelişemez. Bilim, temelde Pratik Bilim ve
Teorik bilim olarak ikiye ayrılabilir. İnsanlar, sorunları için çabuk sonuç
verecek çözümlere yönelmişlerdir. Burada pratik bilimin varlığından söz edebiliriz.
Burada bilim teoriye dökülmez pratikte kalır. Teorik bilim ise pratikte
yapılmış olanın teoriye aktarılması olarak düşünülebilir.
Antik Mısır medeniyetinde pratik bilimin daha çok varlık gösterdiğini söyleyebiliriz. Antik Mısırlılar kendi sorunlarını çözmek için pratik bilimi kullanmışlardır. Bu yüzden Antik Mısır ile ilgili bilimsel çalışmaların günümüze ulaşmamasının nedenini de açıklamış oluyoruz. Çünkü Antik Mısırlılar yaptıkları bilimsel çalışmaları pratikte bırakmış teoriye dökmemişlerdir.
Antik Yunan medeniyetleri hem pratik hem de teorik bilimi çok doğru
kullanmışlardır. Yaptıkları her bilimsel çalışmayı yazmış ve onların günümüze
taşınmasına olanak sağlamışlardır. İşte temelde Antik Mısır ve Antik Yunan medeniyetleri
arasındaki fark budur. Günümüzde birçok buluşun (örneğin; Geometri) Antik Yunan’dan
doğduğu söylenir. Bu tamamen gerçek bir bilgi değildir. Antik Yunan medeniyetleri,
Antik Mısır medeniyetinden farklı olarak teorik bilimi kullandıkları için
günümüzde birçok buluşun onlar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
Pisagor'un Okulu
Antik
Mısır ve Antik Yunan tarihçilerinin birçoğu Geometri alanının kurucusu olarak
bilinen MÖ 570 – MÖ 495 yılları arasında yaşamış olan Sisamlı Pisagor (Pythagóras)’un
Antik Mısır’da İnisiye olduğunu bildirmektedirler.
Antik Yunan medeniyetinden çok önce kurulmuş olan Antik Mısır medeniyetinin ezoterik bilgilerini sadece inisiye olan kişilere aktardığı bilinmektedir. Bu ezoterik bilgilerin (Bu bilgilere içinde Geometri ve Matematik çalışmaları dahil) yine inisiye olan Pisagor’a Mısırlı rahipler tarafından öğretildiği aktarılmaktadır.
Pisagor’un Antik Mısır’da inisiye olduktan sonra Antik Yunan’a geri dönerek orada
bir okul kurarak inisiyatik bilgileri aktardığı bu özelliğinin haricinde aynı zamanda
bilimsel bir akademi olma niteliğine de sahip bir okul olduğu ve bu okulda
inisiyatik çalışmalar, dinler tarihi ve insanın içsel gelişimi ile ilgili
bilgilerin yanı sıra fizik, matematik, astronomi, siyaset bilimi ve benzeri
maddi bilimlere de ağırlıklı olarak yer veriliyordu. Hatta günümüzde kullanılan
matematik teriminin Pisagor’un bu bilimlere "insan bilgisinin tümünü
kuşatan" anlamına gelen "Maîematalar" ismini vermesi ile ortaya
çıktığı rivayet edilmektedir.
Mısır Piramitlerinin Geometri ve Matematik İle İlişkisi
Bunlara ek olarak da Pisagor’un Geometri ve Matematik alanında henüz hiçbir çalışma yapmazken Antik Mısır’da Giza piramitlerinin muhteşem bir Geometri bilgisi ile inşa edilmiş olmaları gösterilmektedir. Yine Giza piramitleri henüz inşa edilmemişken Keops (Kufu olarak da bilinir)’un babası Snefru tarafından inşa ettirilen Meidum, Eğik piramit ve Kızıl piramit bu duruma örnek olarak gösterilmektedir. Hatta ve hatta çok geriye gidildiğinde Antik Mısır’ın ilk piramidi olarak bilinen ve Firavun Zoser tarafından inşa ettirilen Basamaklı piramit bu iddiaları güçlendirmektedir. Sonuçta hiçbir matematik ve geometri bilgisi olmadan günümüze kadar gelmeyi başarmış bu yapıları inşa etmek imkansızdır.
Toplumlar ve Kültür Aktarımı
Antik
medeniyetleri günümüz medeniyetlerinden ayıran en önemli özelliklerden birisi diğer
uygarlıklarla günümüzde olduğu kadar göbek bağı ile bağlı olamamaları örnek
gösterilebilir. Günümüzde bütün devletler hemen hemen birbirlerine muhtaç
durumdadırlar. Popüler kültür adı altında neredeyse tüm dünya ülklelerinde ortak popülasyon alanları oluşturulmuştur. Ancak eski uygarlıklarda bu durum daha farklıdır. Antik Mısır hem
coğrafi şartlardan hem de savaşçı bir toplum olmamasından dolayı uzun yıllar
sadece Antik Mısır coğrafyası ile sınırlı kalmıştır.
Tarihçiler,
Antik Mısır’ın önemli bilimsel gelişmeleri Ön Asya toplumlarından aldığını
(özellikle Sümerler) iddia etmektedirler. Bu iddia her ne kadar ıspatlanmamışsa da çeşitli emareler bu iddiayı güçlendirmektedir. Bu bilimler arasında Matematiğin de
olduğunu söylemişlerdir.
Matematik ve Thales İlişkisi
Matematik
Antik Mısır’da (her ne kadar adına matematik denmese bile) pratik bilim olarak
sıklıkla kullanılmıştır. Yukarıda verilen piramitlerin yapılması bile başlı
başına bir geometri ve matematik bilgisi gerektirir. Durum bu olunca Antik
Mısır için matematik önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Antik Mısır’ın
Bilgelik Tanrısı Thoth, aynı zamanda Matematiğin de Mısır’a gelmesini
sağlamıştı.
İlk Yunan matematikçi sayılan Thales (İ.Ö.624–545), bir piramidin yüksekliğinin ölçümü için şu basit yolu önermiştir: Yere bir çubuk dikilir, çubuğun gölgesi kendi yüksekliğine eşit olduğu anda piramidin gölgesi de kendi yüksekliğine eşit olur. Thales’in bu yaklaşımı genelleştirerek, Mısır’daki büyük piramidin yüksekliğini, kendi boyunun o andaki gölgesine oranı ile piramidin gölge uzunluğunu çarparak bulduğu söylenmektedir (Kendi boyu/Kendi gölgesi=Piramidin boyu/Piramidin gölgesi). Benzer mantıkla bir geminin kıyıdan uzaklığı da hesaplanabilmiştir. Günümüzün modern matematiğinde r yarıçaplı bir dairenin alanı Πr2 formülüyle hesaplanmaktadır. Oysa Mısırlılar d çaplı bir dairenin alanını Π’yi kullanmadan çok önceleri (d-d/9)2 formülüyle hesaplamışlardır. Bu bilgiler ışığında matematiğin Eski Mısır’da deneme – yanılma yolu ile kullanılarak ortaya çıkarıldığı aşikardır.
Antik Mısır Matematiğinde Günümüze Kalanlar
Mısır
matematiği üzerine zamanımıza birkaç papirüs tomarı dışında elimizde pek kaynak
kalmamıştır. Bunların içinde en önemlisi Rhind Papirüsüdür. Milat'tan önce 700
ile 600 yılları arasından, yani Hiksuslar devrinden kalmadır. Bu tomar Ahmes
adlı bir kâtip tarafından kopya edilmiştir. Rhind papirüs tomarı ile çağdaş
önemli bir diğer belge Moskova Matematik Papirüsüdür. Ayrıca, Kahfın ve Berlin
Papirüsleri de Eski Mısır matematiği üzerinde sahip olduğumuz belgeler arasında
yer almaktadır. Bu iki papirüs 1900 ile 1800 yılları arasında
tarihlendirilmektedir.
Ayrıca
Eski Mısır’da sayıları göstermek üzere kullanılan işaretler, ilk zamanlar, çok
yer tutan kabaca şekillerden ibaretti. Meselâ, ince ve düşey durumda bir çizgi
(çubuk şekli) 1’i, böyle iki çizgi 2’yi... dokuz çizgi de 9’u gösteriyordu. Bir
onluğu (10’u) göstermek için yarı açık bırakılmış bir daire şekli kullanılırdı.
Sayı sistemi bu şekildeydi.
Sonuç
olarak antik medeniyetlerin bilimi kullanış şekilleri farklılık göstermektedir.
Bu farklılığın sonucu olarak Antik Yunan bilimi, teorik bilimi esas aldığı için
günümüzde bilimin doğduğu yer olarak gösterilmektedir. Antik Yunan toplumları
dışındaki toplumlar bilimi deneme – yanılma ve pratik bilim temelli
kullandıkları için günümüze pek bir şey bırakamamışlardır. Ancak şu
unutulmamalıdır ki bilim Mısır ile başlar ve gerisi.
KAYNAKLAR
Narçın,
A. (2013). A’dan Z’ye Mısır. İstanbul: Ozan Yayıncılık Ltd.
Candan, E. (2000). Antik Mısır Sırları. İstanbul: Sınır Ötesi Yayınları.
Hornung,
E. (2003). Ana Hatlarıyla Mısır Tarihi. Z.,A., Yılmazer (çev.),
İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Hart, G. (2010). Mısır Mitleri. M., S. Türk (çev.). Ankara: Phoenix Yayınevi.
Özer, Y., Z. (1987). Mısır Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Sayılı, A. (1991). Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi ve Tıp. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kül Tür Merkezi Yayınevi.
Erdem, E., Gürbüz, R. ve Duran, H. (2011). Geçmişten Günümüze Gündelik Yaşamda Kullanılan Matematik Üzerine: Teorik Değil Pratik. Turkish Journal of Computer and Mathematics Education, 2, (3) 232-246.
Saraç, C. (Tarihsiz). Mısır’da Bilim ve Teknik. A. 0. D. T.
C. Fakültesi Dergisi F: 8