Bu Blogda Ara

24 Ocak 2021 Pazar

ANTİK MISIR’IN GÜNEŞ TANRISI “RA” (RE)

 ANTİK MISIR’IN GÜNEŞ TANRISI “RA” (RE)


Antik Mısır ve Tanrılar

Antik Mısır, kendisine çağdaş olan birçok medeniyet gibi çok tanrılı bir dini yapıya sahipti. Bu yapının temellerini kudretlerinden sual olunmayacak kadar değer verdikleri tanrılar oluşturuyordu. Bu tanrıların belli başlı görevleri vardı. Onlar bu görevleri ifa ederken, aynı zamanda Antik Mısır’ı da daha ileri taşıyorlardı. Antik Mısır halklarının tüm benlikleri ile inandıkları bu tanrılar, onlar için öylesine inandıkları tanrılar değildi.

Antik Mısır ve çağdaş olan bütün medeniyetlerin halkları bu tanrılara inanırken belli başlı sebepler sunmuşlardır. Doğanın onlara verdikleri bütün nimetleri tanrılara borçlu olduklarını, bu tanrılar sayesinde doğadan bu kadar fazla faydalanabildiklerine inanmışlardır.

Antik Mısır halkları, tanrıların onlara bahşettiği bütün her şeyi doğru kullanmanın tanrıları mutlu edeceğine ve böylece tanrıların bu şekilde onlara daha fazla yardım edeceklerine inanmışlardır.  

Antik Mısır tanrıları oldukça fazladır. Bunlar arasında en çok bilinenleri; Amon (Amen) Kneph, Sati, Khem, Pah, Neith, Maat (Maut) Ra, Khefra, Shu, Mentu, Osiris, Hathor, İsis, Seb, Khons, Thoth; Anubis, Nut, Bast, Anuka ve Seth olarak gösterilebilir.


Tanrı Ra Kimdir?

Ra ya da bir diğer adıyla Re, Mısır tanrıları içerisinde en güçlü tanrılardan birisi. Güneş ile özdeşleştirilen Ra, Antik Mısır’da en çok tapınılan tanrılardan birisidir. Genellikle baykuş şeklinde tasvir edilmiştir. Başında bir güneş ile betimlenen Ra, yarı insan olarak gösterilmektedir. 


Aman ve Ptah ile birlikte Yeni Krallıkta bugün Leiden'da korunan "Aman İlahileri’nde 'kutsal üçlü' olarak yüceltilmiştir. Tanrı Ra’nın aynı zamanda tanrı Atum ile aynı kişi olduğu ve onunla birlikte Mısır’ın güçlendiği söylenmektedir. Atum, tüm tanrıların babasıdır. Tanrı Atum (Re veya Ra) yaratılışından sonra hava tanrısı Şu ve nem tanrısı Tefnut yaratıldı. Tefnut ile Şu'nun doğan iki çocuğundan sonra dünyanın var edildiği söylenmektedir.


Atum, daha sonra güneş-tanrı olarak Ra ile bir tutulmuş ve Atum-Ra adını almıştır. Bu kombinasyon çerçevesinde tapınmalara uzun süre devam edilmiştir. Yaratıcılık ile özdeşleştirilen Ra, Heliopolis şehrinin en önemli tanrısıdır. Ra, Nu’nun deriliklerinde yaratılmış ilk tanrıdır. Bütün tanrılar bir yerde ona bağlıdır. Nu olarak ifade edilen yer ise Mu kıtası olarak geçmektedir. Ra, güneş ile özdeş olduğu kadar Mısır’ın var olmasını da sağlamış kudretli bir tanrıdır.

 

Tanrı Ra ve Kayığı

İnanışa göre tanrı Ra, insan bedeninde görünürdü. Ra, fani bir insan gibi davranmayı severdi. Her sabah uyanır “ki bu güneşin doğması demek.” ve kahvaltı yapardı. Bu ritüeli her gün yapan Ra, gün doğumunu meydana getirir. Eğer tanrı Ra, kahvaltısını yapamazsa o gün Mısırlılar için zor geçecek demekti. Bunu yapmaktan hoşlanan tanrı Ra, yoğun bir günün başlangıcı olarak yapması gerekenleri düşünürdü.  

Sabah uyanıp kahvaltısını yapan Ra, artık yanına yardımcısı Uneg’i de alarak on iki (12) eyaleti dolaşmaya çıkar ve burada belirli sürelerde bulunurdu. Bu kayık aynı zamanda Ra’nın göğe yükselirken kullandığı kutsal bir kayıktı.

Tanrı Ra ve Apep Yılanı ile Mücadelesi

Mısır’ın en büyük tanrılarından birisi olan Ra, güç mücadeleleri içerisinde bazen çok zor durumda bırakılmıştır. Her sabah kayığına binip dolaşan Ra, akşam olduğunda yeraltına iner ve böylece akşamın ve gecenin olmasını sağlardı.

Antik Mısır’da yılan koruyucu ve yok edici rollerde karşımıza çıkmaktadır. Tanrıları korumak için görevlendirilen yılanlar, düşmanları da yok etme gücüne sahiptiler. Fazlaca sayıda bulunan bu koruyucu yılanların en önemlilerinden biri Mehen yılanıdır. Mehen yılanı, Ra’nın etrafını sararak, Güneş’in ertesi sabah doğabilmesi için çıktığı gece yolculuğunda Ra’ya yardım etmekte, böylelikle onu şeytanlara ve Apep yılanına karşı korumaktadır.

Aapep; Apep, Apepı ve Apophıs adlarıyla da bilinen bu yılan, "Karanlık ve kargaşanın kötü ruhlu yılanı" şeklinde tanımlanmıştır. Özellikle büyük yılan canavar şeklinde tanımlanır. Yeraltı dünyasında yaşar ve Ra'ya her akşam üstü tekmil vermesi için güneş tanrısına yalan söylediği ifade edilmektedir. Apep yılanı, bazı tasvirlerinde kendisine dolanmış bir şekilde, bazılarında ise kuyruğunu ısırmış bir şekilde resmedilmektedir. Apep yılanının yıkıcı gücün görünümü olarak sarmal bir yapıda her şeyi yutan bir şekilde tasvir edilmesi, onun, var olan her şeyi tehdit ederek, onları, yaratılış öncesindeki yokluğa döndürmeye çalıştığına yorumlanmıştır.

Ra, her yer altına indiğinde Apep ile bir mücadele içine girerdi. Ra'ya devamlı saldıran Apep'in bazen başarılı olup Ra'yı yutması Güneş tutulmalarına neden olur, ancak Apep'in başarısı hiçbir zaman uzun süreli olmaz ve Ra hep kazanır. Bu mücadele hep devam eder ancak Apep başarılı olamaz.

Başka bir anlatımda ise batıdaki Bakhu adı verilen dağlarda Ra’nın Apep ile karşılaşmasıyla ilgilidir. Bu anlatıya göre Ra, Güneş kayığına binerek gece yolculuğuna Bakhu’da başlamaktadır. Apep yılanı, bu duruma engel olmak ve evreni kaosa sürüklemek için Ra’nın karşısına çıkarak, onu, gözleriyle güçsüz düşürmekte, bir nevi hipnotize etmektedir. Ra’ya yardımcı olmak isteyen bütün varlıklar da Apep yılanından etkilenmekte ve bir şey yapamamaktadır. Bu durum üzerine tanrı Seth ortaya çıkmakta, Apep yılanının büyüsüne direnmektedir. Seth, Ra’nın kayığına çıkıp, Apep yılanını mızraklamakta ve büyü yaparak Apep’i güçsüz düşürmektedir. Böylece Ra’nın Güneş kayığı, gece yolculuğuna güvenli bir şekilde başlamaktadır.


Ra ile İsis Arasındaki Mücadele

İsis, bütün Antik Mısır tanrıları içerisinde yer alan en zeki tanrılardan biriydi. Ancak güneş tanrısı Ra, tanrılar basamağında onun ve oğlu Horus’un önünde yer alıyordu. Tanrılar basamağında en üst sıralarda olmak isteyen İsis, Ra’nın doğarken ana verilen gizli ismini bulmaya karar verdi. Eğer bunu yaparsa Ra’nın prestiji düşecek kendisi daha prestijli hale gelecekti.

Güneş tanrısı Ra, her gün doğudan doğup batıdan batan bir tanrıydı. İsis bunun farkında olduğu için Ra’ya bir plan hazırlamıştı. Ra her gün uyumak üzereyken salyalarını akıtırdı. Bunu öğrenen İsis, büyücülük özelliklerini kullanarak Ra’nın salyalarını toprak ile karıştırarak zehirli bir yılan yaratır. Güneş tanrısı her gün istikamet üzerinde gidip gelmektedir. İsis, yarattığı zehirli yılanı bu yolun üzerine bırakır ve tam Ra geçerken yılan zehrini güneş tanrısının içine akıtır.

Olup bitini anlamayan Ra bağırmaya başlar ve onun himayesindeki bütün tanrılar onun etrafında toplanmaya başlar. Bunu kimin yaptığını bilmeyen Ra, tanrılaradan yardım ister ancak hiçbirinin onu iyi edecek bir gücü yoktur.

Ra artık acıya dayanamaz ve tanrıların içinden tüm sevecen tavırlarıyla İsis çıkıverir. Ra umutlanır ve İsis’in onu iyileştireceğini düşünür. Ra hemen İsis’e onan yardım etmesini söyler ancak İsis’in ondan istediği bir şey vardır; Gizli ismini söylemesi. Ancak Ra kaçamak cevaplar vererek bu soruyu cevaplamak istemez. İsis’e övgüler yağdırmaya başlar ancak İsis ısrarla gizli ismini söylemesini ister. Daha fazla acısına dayanamayan Ra sonunda gizli ismini İsis’e söyler ve İsis tarafından iyileştirilir. Ra, İsis’den bu ismi kimseye söylememesini ister. Ancak İsis, bu ismi oğlu Horus’a söyler ve Horus da yeryüzündeki yansıması olan firavuna bu ismi fısıldar. Böylece tanrı Ra prestij kaybeder.

Ra ve Amon’un Birleşmesi

Mısır tarihi boyunca Ra, birçok tanrı ile özdeşleştirilmiştir. Tanrıların babası olarak bilinen Ra, dönem dönem Amon ile de özdeşleştirilmiştir. Kökeni ve özgün doğası artık tam olarak bilinmeyen Amon, Teb eyaletinin, dolayısıyla da güney krallığının Month'la birlikte en önemli tanrısı haline gelmiştir. Amon diğer tanrıların özelliklerini de alır, örneğin komşu Koptos'un tanrısı Min'in bereketlilik yönüne, ama özellikle de güneş tanrısının yaratıcı rolüne sahiptir; nitekim Ra'yla birleşen Amon dünyayı yöneten Amon-Ra olacaktır.

 


Amun'un güç kazanmasıyla Amun rabipleri de güç kazanmaya başlar ve bu gücü daha da arttırmak için Amon'a birçok özellik atfederler. Amun zamanla Ra'nın da yerine geçer ve Amun-Ra adını alır.


KAYNAKLAR

Narçın, A. (2013). A’dan Z’ye Mısır. İstanbul: Ozan Yayıncılık Ltd.

Hart, G. (2010). Mısır Mitleri. M., S. Türk (çev.). Ankara: Phoenix Yayınevi.

Hornung, E. (2003). Ana Hatlarıyla Mısır Tarihi. Z.,A., Yılmazer (çev.), İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Altunay, E. (2015). Paganizm-2, Mezopotamya-Mısır. İstanbul: Hermes Yayınları.

Şamlıoğlu, İ., E. (2020). Antik Mısır Mitolojisinde Apep-Ra Düellosu ve Hz. Musa’nın Yılana Dönüşen Asası:Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 61(1), 31-57 DOI: 10.33227/auifd.638741

9 Ocak 2021 Cumartesi

ANTİK MISIR'IN BÜYÜCÜ TANRIÇASI İSİS (ISİS)

ANTİK MISIR'IN BÜYÜCÜ TANRIÇASI İSİS (ISİS)

Geçmiş ile gelecek arasındaki bağlantı; insanın fizyolojik ihtiyaçlara olan bağlantısı kadar önemlidir. Geleceği inşa ederken, koşullar ne olursa olsun geçmişe bakmak gerekir. Günümüz modern toplumlarının, antik medeniyetlerle olan bağı da bu gereklilikten doğar.

Günümüz insanları halen daha geçmiş medeniyetlerin bıraktığı eserlere bakıp “bunu nasıl yaptılar.” Diyebiliyorlar. Medeniyetlerin gelişmişliği zamanla ölçülemez. Her medeniyet kendi geleceğini kendisi belirler. Bu bağlamda antik medeniyetler ne zaman mevzubahis olsa Mısır tarihinden bahsedilmeden konunun derinliği anlaşılmaz. Belki de bu durum artık bir ritüel halini almıştır.

Antik Medeniyetler ve Tanrı İlişkisi

Antik medeniyetler, günümüzde insanların sahip oldukları koşullara hiçbir zaman sahip olamamışlardır. Elbette gelecek geçmişten bağımsız değildir. Bu bağlamda günümüz insan koşullarının bu durumda olmasının sebebi olarak antik medeniyetlerin verdikleri uğraş ve ortaya koydukları bilimsel gelişmelerin yeri yadsınamaz bir gerçektir. Antik medeniyetler, doğayı tanıdıkça, doğa ile ilgili çeşitli çıkarımlarda bulunmuş ve bu çıkarımlar doğrultusunda bilimsel gelişmelere katkılar yapmaya çalışmışlardır.

Eski medeniyetlerin hemen hemen çoğunda çok tanrılı bir inanış hakimdi. Hatta Anadolu’da kurulan ilk medeniyet olan Hititler’e “Bin Tanrı İli” bile denmiştir. Bunun sebepleri arasında antik medeniyetlerin, hayatlarının her anını bir Tanrı veya Tanrıça ile anlamlandırmalarının etkisi büyüktür. Doğada yaşanan her durumu bir Tanrı veya Tanrıça’nın ruh hallerine yormuşlardır. Antik medeniyetler bu sayede hem kendilerinin hem de doğanın farkına varmış ve bu durumları Tanrı ile Tanrıçalarla bütünleştirerek kutsamışlardır.

Antik Mısır ve Tanrı İlişkisi

Antik medeniyetler arasında tarihi hep gizemlerle dolu olan medeniyetlerden birisi olan Antik Mısır medeniyeti de Tanrı ve Tanrıçalara çok önem vermiştir. Antik Mısır tanrıları, Mısırlılar tarafından benimsenmiş farklı dönemlerde farklı isimlerle tapınılmaya devam edilmiştir. Tanrılar, tapınmanın onlara verdikleri güçle de yüceltilmişlerdir.

Antik Mısır tanrıları, hiçbir zaman birbirlerinden bağımsız düşünülmemiştir. Her medeniyette olduğu gibi Antik Mısır’da da tanrılar kendi aralarında güç mücadeleleri vermiştir. Antik Mısır’ın en önemli tanrıları olarak gösterilen İsis ile Ra, Seth ile Osiris, Horus ile Seth arasında amansız güç mücadeleleri yaşanmıştır.

İsis Kimdir?

Antik Mısır’ın en önemli Tanrıça figürlerinden birisi İsis (Isis)’tir. Mısır dilinde " Esi" olarak bilinen Mısır tanrıçasıdır. Bazı kaynaklarda adı "Mut ya da T-mau" olarak geçer. “Kral Tahtı” anlamına gelen bu isim, İsis’in ne kadar değerli bir tanrıça olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bazı otoriteler İsis’in Antik Mısır’ın bilgelik tanrısı Thoth (Hermes)’un kızı olduğunu iddia etmişlerdir. İsis, kral-tanrı Osiris’in kız kardeşi ve aynı zamanda karısı, güneş-tanrı Horus’un da annesidir. Atlantis kökenli bir tanrıça olduğu söylenir.

Antik Mısır medeniyetinin en önemli tanrı ve tanrıçaları ile bağı bulunan İsis, bir tanrıça olarak hastaları iyileştirme ve ölüleri hayata döndürme yeteneğine sahip, ayrıca yas tutan, büyü yapan, şifa dağıtan, bir anne olarak çok sayıda rolü ve yeteneği bulunmaktaydı. Ayrıca İsis Antik Mısır’ın Ay tanrıçasıydı. İsis, sadece belli bir dönemde değil neredeyse Antik Mısır’ın her döneminde tapınılan bir tanrıça olmuştur.

İsis’in Tasviri ve Hz. Meryem ile Özdeşleştirilmesi

Antik Mısır’da neredeyse bütün tanrılar bir şekil çerçevesinde tasvir edilmiştir. En önemli tanrıçalardan birisi olan İsis ise çoğu zaman başında Ay taşıyan bir inek figürü ile tasvir edilmiştir. Ayrıca başka figürlerde ise uzatılmış kaş ve göz çizgileri ile İsis’in aslında sadece bir ölümlü değil aynı zamanda bir tanrıça olduğunu göstermektedir. Giydiği boynuzlu başlık ve akbaba başlığı da Isis’in hem bir anne hem de bir ana tanrıça rolünü vurgulamaktadır.

Yapılan bazı kazılarda kucağında bir çocuk ile birlikte İsis’in heykellerine rastlanmıştır. Bu çocuk figürünün ortaya çıkartılması Tanrıça İsis’in aynı zamanda Hz. Meryem olabileceği fikrini ortaya koymuştur. İsis, kucağında Horus ile betimlenirken aynı şekilde Hz. Meryem de kucağında Hz. İsa ile birçok figürde betimlenmiştir. Horus tanrının oğludur. Aynı şekilde Hz. İsa da Hristiyan inanışında tanrının oğlu olarak bilinir.

İsis ve Osiris Arasındaki İlişki ve Seth – Osiris Mücadelesi

Tüm antik medeniyetlerin inandığı tanrılar, kendi aralarında bir kan bağına sahiptiler. Antik Mısır’da İsis ve Osiris arasında da böyle bir kan bağı vardır.

 

Osiris, Antik Mısır’da ölülerin koruyucu tanrısıdır. Osiris, insanlara kanunlar ile yaşamayı, ekip biçmeyi öğretmiştir. Anlatılan bir efsaneye göre Osiris, tüm Mısır’ı düzene koyduktan sonra ülkeyi eşi İsis’e emanet eder ve uzun bir yolculuğa çıkar. İsis ve Osiris’in de kardeşi olan savaş tanrısı Seth, Osiris’in krallığından rahatsızdır. Her dönemde korkulan ve güçlü kabul edilen Tanrı Seth, Osiris’in uzun yolculuğunu tahta geçmek için kendisine bir fırsat olarak görmüş ancak İsis’den çekindiği için tahtı ele geçirmeye cesaret edememiştir.

Tahta geçmek için gün sayan Seth, Osiris’in krallığa geri dönmesiyle bunu gerçekleştirmeye çalışmıştır. Osiris’in tahtına göz diken Seth, Etiyopya kraliçesi Aso ile iş birliği yaparak Osiris’i hain bir tuzağın içine çekmişlerdir.

Seth, bir gün Osiris’in vücut ölçülerini öğrenerek çok güzel işlemelerle bir sandık yaptırmıştır. Bu sandığı vereceği bir ziyafetle sandığın içine sığan kişiye hediye edeceğini söylemiştir. Ancak zaten sandık Osiris’e göre yapılmıştı. Ziyafete katılan herkes tek tek sandığın içine sığmaya çalışmış ancak hiçbiri sandığa sığamamıştır. Sıra Osiris’e gelmiş ve Osiris sandığa uzanmıştır. Osiris sandığın içine girdiği sırada Seth sandığın kapağını hızlıca kapatmış ve Osiris’i sandığın içine hapsetmiştir. Daha sonra sandığı Nil Nehri’ne bırakmıştır.

İsis, olan bitenden haberdar olunca, herkese Osiris’i sormuş görenler onun Seth tarafından Nil Nehri’ne bırakıldığını söylemişlerdir. İsis tarafından bulunan Osiris, tapınağa getirilmiş ve İsis tarafından koruma altına alınmıştır. Ancak bunu öğrenen Seth bir akşam Osiris’i dört parçaya ayırarak her parçasını dünyanın bir diğer ucuna göndermiştir. Her yerde Osiris’in parçalarını arayan İsis nihayet eşinin tüm parçalarını birleştirmeyi başarmıştır.

Horus büyüdüğünde babasının intikamını almak için Seth ile savaşmış ve onu yenmiştir. Yeraltında bulunan Osiris yer yüzüne çıkmayı kabul etmemiş ve ebediyen yer altında kalmaya karar vermiştir.   

İsis ve Yedi Akrep Miti

İsis, Osiris’in hem kız kardeşi hem de eşidir. İsis ve Osiris’in de kardeşi olan Seth, Osiris’i öldürür. Bütün hayatını Osiris’i diriltmeye adayan İsis ise onu bulup mumyalamaya karar verir. İsis, oğlu Horus’u Osiris’in intikamını almak için amcası Seth’den sürekli olarak korumaya çalışır. Bilgelik tanrısı Thoth, kızı İsis’e, Horus’u da yanına alarak şehri terk etmesini söyler ve İsis bir gece yanındaki yedi akrep ile şehri terk eder.

Akreplerin görevi İsis ve Horus’u, Seth’in saldırılarına karşı korumaktır. Bu akreplerin isimleri şöyledir; Petet, Tjetet, Matet, Mesetet, Mesetetef, Tefen, Befen.

İsis, nihayet gideceği yer olan Nil Deltası'ndaki İki Kız Kardeş Şehri'ne varır. Zengin ve soylu bir kadın, bu ilginç ziyaretçilerin gelişini görür ve evinin kapısını çarparak kapatır. Yedi akrep, bu davranışı oldukça incitici bulur ve konukseverlikten yoksun bu kadından intikam almak için plan yapmaya başlar. Hazırlık sırasında altı akrep, zehirlerini yedi akrep Tefen'in iğnesine yükler.


Bu sırada alçakgönüllü bir köylü kızı, İsis'i barınağına davet eder. Daha sonra Tefen, zengin kadının kapısının altından sürünerek evine girer ve oğlunu ısırır. Zengin kadın, perişan bir halde ölümün eşiğinde olan oğluna şehirde dolanarak yardım arar. Kibirli kadının gösterdiği hoşgörüsüzlük, şimdi kimsenin ona yardım elini uzatmamasıyla karşılığını alır.

Ne var ki Mısırlıların kalbine fedakâr bir anne olarak kazınmış İsis, masum bir çocuğun ölmesine göz yumamaz ve çocuğu tekrar canlandırmak için güçlerini kullanır. Tüm akreplerin adlarını sayarak onları hâkimiyeti altına alan İsis, akreplerin zehirlerini çocuğun üstünde etkisiz hale getirir.

Çocuğun tekrar sağlığına kavuştuğunu gören kadın, İsis'i evine almadığı için pişman olur ve servetinin büyük bir kısmını İsis ile Mısır konukseverliğini yabancılara gösteren köylü kıza hediye eder.

İsis’in Güneş Tanrısı Ra’ya Büyüsü

İsis, bütün Antik Mısır tanrıları içerisinde yer alan en zeki tanrılardan biriydi. Ancak güneş tanrısı Ra, tanrılar basamağında onun ve oğlu Horus’un önünde yer alıyordu. Tanrılar basamağında en üst sıralarda olmak isteyen İsis, Ra’nın doğarken ana verilen gizli ismini bulmaya karar verdi. Eğer bunu yaparsa Ra’nın prestiji düşecek kendisi daha prestijli hale gelecekti.

Güneş tanrısı Ra, her gün doğudan doğup batıdan batan bir tanrıydı. İsis bunun farkında olduğu için Ra’ya bir plan hazırlamıştı. Ra her gün uyumak üzereyken salyalarını akıtırdı. Bunu öğrenen İsis, büyücülük özelliklerini kullanarak Ra’nın salyalarını toprak ile karıştırarak zehirli bir yılan yaratır. Güneş tanrısı her gün istikamet üzerinde gidip gelmektedir. İsis, yarattığı zehirli yılanı bu yolun üzerine bırakır ve tam Ra geçerken yılan zehrini güneş tanrısının içine akıtır.

Olup bitini anlamayan Ra bağırmaya başlar ve onun himayesindeki bütün tanrılar onun etrafında toplanmaya başlar. Bunu kimin yaptığını bilmeyen Ra, tanrılaradan yardım ister ancak hiçbirinin onu iyi edecek bir gücü yoktur.

Ra artık acıya dayanamaz ve tanrıların içinden tüm sevecen tavırlarıyla İsis çıkıverir. Ra umutlanır ve İsis’in onu iyileştireceğini düşünür. Ra hemen İsis’e onan yardım etmesini söyler ancak İsis’in ondan istediği bir şey vardır; Gizli ismini söylemesi. Ancak Ra kaçamak cevaplar vererek bu soruyu cevaplamak istemez. İsis’e övgüler yağdırmaya başlar ancak İsis ısrarla gizli ismini söylemesini ister. Daha fazla acısına dayanamayan Ra sonunda gizli ismini İsis’e söyler ve İsis tarafından iyileştirilir.

Ra, İsis’den bu ismi kimseye söylememesini ister. Ancak İsis, bu ismi oğlu Horus’a söyler ve Horus da yeryüzündeki yansıması olan firavuna bu ismi fısıldar. Böylece tanrı Ra prestij kaybeder.


İsis’in Diğer Bölgelerdeki Yansımaları

İsis sadece Antik Mısır’da değil neredeyse dünyanın birçok yerinde kutsal bir tanrıça olarak kabul edilmiştir. İsis, dünyanın farklı bölgelerinde farklı isimlerle tapınılan bir tanrıça olmuştur.

İsis, Fenikelilerden Suriyelilere ve Babil’den tüm Kenan diyarlarına kadar geniş bir alanda üzerinde bereket ve doğurganlığı simgeleyen ve tapılan Aşer’in de yansımasıdır. Aynı zamanda İsis, sevgiyle bağlanılan ve umutla yakarılan göğün kraliçeleri Babillilerde Ishar, Yunanistan’da Afrodit ve Hera, Romalılarda Venüs ve Juna olarak adlandırıldı.  

Roma döneminde inananların ilk tanrıçası oldu. Hadrıanu döneminde ise zirveye ulaştı. Galya, İspanya, Ren ve Tuna Nehri boyunca onun adına yapılan tapınaklar bulundu. Bu tapınaklarda İsis' e inananların çoğu lejyonerlerdi. Kleopatra ile Antony öyküsünde Kleopatra'nın kendini Isıs gibi gösterdiği de söylenir. Yapılan incelemelerde Hz.İsa' nın annesini de Isıs' e benzetenler çoğunluktadırlar.

İsis, her devirde farklı isimlerde ve suretlerde yaşamaya devam etmiştir. İsis, kadının gücünün sembolüdür. Güneş tanrısı Ra’yı bile dize getirmeyi başarmış olağanüstü bir tanrıçadır. Anneliğin koruyucusu, bütün iyiliklerin timsalidir.


 KAYNAKLAR

Narçın, A. (2013). A’dan Z’ye Mısır. İstanbul: Ozan Yayıncılık Ltd.

Dursun, A. (2018). Mit, Destan ve Halk Hikâyelerinde Birinci Dereceden Kahramanların Statüleri Üzerine Bir İnceleme. Söylem Filoloji Dergisi, 3(1), 19-38.

Şen, I., V. (Tarihsiz). Isıs ve Horus’tan Meryem ve Çocuk’a. Jaurnal Of Awareness. 463-470.

Turgut, M. (2016).  İbrahim Hakkı Konyalı’nın Çalışmalarında Geçen Mitolojik Efsaneler. Selçuk Ün. Sos. Bil. Ens. Dergisi, (36), 59-69

Akalın, K., H. (2016). Göğün Kraliçesi İsis’in Geri Dönüşü: Hristiyanlıkta Meryem Ana Tapınması, İLTED, 45(1), 81-107

Hart, G. (2010). Mısır Mitleri. M., S. Türk (çev.). Ankara: Phoenix Yayınevi.