TANRIÇALAR (KYBELE, DEMETER, HERA VE VESTA)
Tanrıça,
her evde yıllarca söylenen melodik bir ezgi gibidir. Bu ezgiyi her defasında
dinler dilimizden düşüremeyiz. Tanrıça, bu ezginin hayat ile bütünleşmiş
yansıması hatta kendisidir. Bir kadın hakkında bir şey duyduğumuzda aklımıza
gelen ilk şeydir. Günümüzün kadınları ataları gibi sadece uysal anneler değil,
aynı zamanda önlerine çıkan her engeli omuzlayan ve başarıya ulaşan dinamik
savaşçılardır.
Tanrıçalar,
toplumun erkek meslektaşlarından üstün gördüğü olağanüstü kadınlardır. Doğanın
arkasındaki yaratıcı güç oldukları düşünülmüş ve doğal dünyanın gücü için saygı
görmüşlerdir; doğurganlık, doğanın dengesi, yeniden doğuş ve yaşamın kendisi.
Doğurma yetenekleri onları hem fiziksel hem de ruhani dünyalarda güçlü
kılıyordu. Güzellik, zekâ ve zarafet ile donatılmışlardır. Binlerce yıl boyunca
Tanrıçaların doğanın arkasındaki yaratıcı güç olduğu düşünülmüştür. Güzellik, zekâ
ve zarafet ile donatılmışlardır.
Tanrıçalar tanımlanması ve anlaşılması zor olan kadim bir ilah türüdür. "Tanrıça" kelimesi kendi başına güç anlamına gelir ve tanrıçalık kavramı doğduğunda bugün bildiğimizden çok daha farklıydı. Tanrıçalar doğa, kehanet güçleri, doğurganlık ve annelikle yakından ilişkiliydi.
Tanrıça
Kelimesinin Kökeni
'Tanrıça'
kelimesi eski Yunanca 'thea' kelimesinden gelmektedir. Bu, kimliği veya kökeni
ne olursa olsun herhangi bir kadın tanrı için kullanılan geniş bir
terimdi. Kelimenin kullanımı o zamandan
beri sadece en yüksek mertebedeki kadın tanrıları tanımlayacak şekilde
daraltılmıştır. Tanrıçaların dişiliğin, güzelliğin ve gücün nihai kaynağı
olduğuna inanılır. Başarı ve bilgeliği temsil ederler.
Tanrıçaların
mitolojisi, çok çeşitli kültürlerde dişil tanrısallığın kökeni, doğası ve
evrimi üzerine yenilikçi bir araştırmadır. İnsan ırkının en eski zihinsel
ortamına, doğaüstü güçlere ve ilahi varlıklara dair atalarından kalma hayallerine
dair anlayışımızı yeniden gözden geçiriyor.
En eski halklar arasında, dişil ilahi ruhani yaşamda kilit bir role sahipti. Ancak zaman içinde bu pagan inançlar ve ritüel uygulamalar damgalanmış, bastırılmış ve hatta yok edilmiştir. Tanrıçaların Mitolojisi, Mısır, Yunan, Roma, Kelt ve Mezopotamya dahil olmak üzere birçok kültür ve uygarlık üzerine yapılan araştırmalarla ihmal edilen bu tarih olarak karşımıza çıkıyor.
Tanrıça Kybele
Antik çağlara bakıldığında, çok tanrılı dinlerin yaygın olduğu görülmektedir. İnsanlar hayatlarıyla ilişkilendirdikleri her türlü durumu ve olayı bir ilah ile bağdaştırmaya çalışmışlardır. Bu ilahın cinsiyeti, olay ve durumun niteliğiyle şekillenirdi. Örneğin; doğurganlık kadın ile bağdaştırıldığı için doğum tanrısı da bir tanrıça olurdu. Avcılık ve toplayıcılığın yaygın olduğu çağlarda bereket kadınlık ile ilişkilendirilmiştir. Bu da birçok uygarlıkta karşımıza çıkan “bereket tanrıçası” figürünü doğurmuştur.
Hitit, Frigya ve Hellen uygarlıklarını etkilemiş olan ―Ana Tanrıça Kültü ile ilişkilendirmiş, bunların Hititler‘in Hepat‘ı, Geç Hititler‘in Kubaba‘sı, Frigler‘in Kybele‘si ve Hellen Magna Mater‘inin öncülü olan bir tanrıçayı temsil ettiklerini öne sürmüştür.
Antik
çağlarda Kybele'ye (ya da Kibele) doğayı ve insanları koruyan bir bereket
tanrısı olan büyük Ana Tanrıça olarak tapılırdı. Bu modern zamanda, bize anne
kadınların -ve her türden bakıcının- dünyadaki en kutsal güç olduğunu
hatırlatıyor. Onlar şefkatli kalpleriyle etraflarındaki herkesi ve her şeyi
beslerler. Kybele kokusu, kendi içsel tanrıça doğanızı onurlandırmanız için
üretilmiştir.
Kybele
Anadolu'nun Frigya Ana Tanrıçasıydı ve modern zamanlarda kızı Astarte kadar
yaygın olarak bilinmese de birçok antik kültür tarafından hala saygı görüyordu.
Kybele bir tahtta, bir mızrakla silahlanmış olarak ya da bir boğayı yendikten
sonra bir aslanın üzerinde dinlenirken temsil edilir. Kybele isminin Kibele ile
akraba olduğu düşünülmektedir.
Kibele
modern kadının duyularını tatmin edebilir, ancak o her zaman kadınlar için bir
şampiyon olmuştur. Antik çağlarda ona büyük Ana Tanrıça, doğayı ve insanları
koruyan bir bereket tanrısı olarak tapılırdı.
Kybele
Yunan Panteonu‘na girdikten sonra kişiliği Hera, Rhea, Demeter, Gaia, Artemis ve
Afrodit gibi tanrıçalara bölünmüş; antik kaynaklarda bazen Zeus‘u annesi Rhea,
tarım ve bereket tanrıçası Demeter ve toprak ana olarak Gaia ile özdeşleştirilmiştir.
Yunan ana karasında Panteon‘u oluĢturan ve Anadolu Ana Tanrıçası‘nın
niteliklerini paylaşan Tanrıçalar içerisinde Artemis, doğaya hakimiyet ve
bereket nitelikleri ile kaynağını Anadolu Ana Tanrıçası‘ndan aldığını
göstermesi bakımından özellikle önemlidir. Erhat‘a göre Artemis, anayurdu
Anadolu‘da Ephesos / Efes‘te Syon Kybele‘si olarak tekrar ortaya çıkmış ve Ana
Tanrıça Kybele‘nin görkemli bir devamı olmuştur.
Tanrıça Demeter
Antik Yunan Mitolojisi, Demeter, Bereket Tanrıçası. Cronus ve Rhea'nın kızı, Zeus'un karısı ve Persephone'nin annesidir. (Yunan Mitolojisi) Yunan bereket ve hasat tanrıçası Demeter'in Sicilya'da yaşadığı söylenir.
Demeter,
Anadolu’da tapılan Kybele ile özdeşleştirilmiştir. Yunan mitolojisinde büyük
saygınlık kazanan Demeter, Kybele gibi doğurganlık ve bereketle değil daha çok
bereket tanrıçası olarak rağbet görmüştür. Demeter aynı zamanda Romalılar
tarafından da benimsenmiş ve Romalılar tarafından “Ceres” adı ile anılmıştır.
Demeter’i
bu kadar saygın bir tanrıça yapan temel unsur, onun kızı Persephone ile olan
bağıdır. Bu bağ, onu anneliğin en büyük tanrıçaları arasına sokar. Öyle ki Demeter
ve kızı Persephone ile ilgili anlatılan bir mitte Demeter’in annelik yönünün ne
kadar ağır bastığını gösterir.
Mitte
anneliğin kalıcı bir sembolü olan Demeter'in en bilinen efsanesi, kızı
Persephone'nin kaçırılması ve onu geri alma çabaları etrafında döner. Hades
tarafından kaçırılan ve Yeraltı Dünyası'na götürülen kızı Persephone'ye karşı
büyük bir sevgi beslemiştir. Demeter, kuyunun başındaki zeytin ağacının
gölgesinde üzgün bir şekilde oturur. Bu Demeter annesinin ne kadar kötü bir
durumda olduğunu gösterir. Kendisini işe yaramaz ve kısır olarak hisseder. Ne
yapacağını bilmez halde öylece bekler. Persephone gelene kadar bütün hayatı
durdurur. Tohumların büyümesine izin vermez ve kıtlığı başlatır. Kıtlıkla
birlikte insanlar tanrılara isyan etmeye başlar. Buna duyarsız kalamayan baştanrı
Zeus durumu düzeltmeye çalışır ve Hades ile Demeter’i bir araya getirir. Hades
ile anlaşma yapan Demeter, yılın belirli zamanlarında kızı Persephone’nin
yeryüzüne çıkışını kutlamak için ilk baharın gelişini sağlar.
Bu mitte de anlaşıldığı gibi annelik mitolojilerin ana kaynağını oluşturan temel unsur olmuştur. Demeter’in kızına duyduğu derin sevgi, anne-çocuk ilişkilerinin her dönemde ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Tanrıça
Vesta
Roma'nın
ev ve ocak tanrıçası Vesta, Satürn'ün ya da Ops'un kızıydı. Kültü 1 Mart'ta
(diğer adıyla Vesta Günü) büyük bir törenle kutlanırdı; bu aynı zamanda her
ayın kalenderi ve nones'ten önceki beşinci günü (Ides'ten dokuz gün önce)
işaret ederdi. Vesta Bakireleri Roma'da onun kutsal ateşini korur ve Roma'nın
refaha kavuşması için ateşin yanmaya devam etmesini sağlamak üzere sürekli
tetikte olurlardı.
Tanrıça
Vesta, Roma’da ocağın koruyucusuydu. Vesta kutsal bir tapınakta, yanındaki
rahibeleriyle birlikte yaşar ve orda yanan ocağın yanık kalmasını sağlarlardı. Bu
ateş her yılın sonunda söndürülür ve yeni yılda odun parçaları ile tekrar
yakılırdı. Vesta, bembeyaz bir elbise ile adeta gözleri kör ederdi. Ona bakmak
imkansızdı.
Roma’da
Hıristiyanlığın ateşi söndürüp ayine son vermesine kadar yaklaşık 6 yüzyıl hiç
sönmeyen Vesta ateşi geleneği çok eskilere dayanan bir gelenekti. Vesta
tapınağı, Romalılar için bir güven göstergesiydi. O ateş yandığı sürece Romalı
erkekler ve kadınlar kendilerini güvende hissederlerdi.
Vesta,
Yunan tanrıçası Hestia’nın Roma’daki karşılığıydı. Vesta “ocak” demekti. Ocak
yani “ev”. Vesta evi ve aileyi temsil ederdi. Vesta, sadece Romalılarda değil,
birçok toplumda saygıyla tapılmış ve tapınağına büyük merak uyandırmıştır. Hıristiyanlık
yaygın bir din haline gelene kadar önemini korumuş, kilise zamanla Vesta tapınağının
yerini almış ve Vesta, tarihte mitolojik bir bakire olarak kalmıştır.
Tanrıça
Hera
Hera adının, "kadın, ana” anlamına gelen Yunanca sözcükten türemiş olduğu yaygın olarak kabul edilir. Mevsimlerin Hera'nın dadıları olması da onu eski ana tanrıçanın mirasçısı durumuna sokar; bu yönüyle Hera bitkilerin anası, ürünlerin koruyucusu ve bereket kaynağıdır. Yine bu yönüyle bitki yılının tanrıçasıdır dolayısıyla da mitte ona dadılık eden üç mevsim (ilkbahar, yaz ve kış) onun gözünde kutsaldır.
Hera
Tanrıların ve Tanrıçaların Kraliçesidir. Kadınların, anneliğin ve korunmanın
Tanrıçası olduğu kadar evliliğin ve samimiyetin de koruyucusudur. Hera'nın
mitolojideki rolü, yaratılışını, evliliklerini ve fetihlerini çevreleyen birçok
farklı mit ile karmaşık bir roldür.
Tanrıça
Hera, evlilik ve aile tanrıçası, göklerin imparatoriçesi, mavi gözlü ve saçlı
genç bir kadın olarak temsil edilir. Kıyafeti genellikle bir cübbe ve
yıldızlarla süslü bir taçtan oluşur.
Antik Yunan'da Hera kadınların, evliliğin ve doğumun tanrıçasıydı. Evli kadınları kısırlıktan korur, doğumlarına yardımcı olur ve çocukları zarardan korurdu. Tanrıların kralı Zeus'un (Roma mitolojisinde Juno) karısı olduğuna inanılırdı.
Yunan
mitolojisinde Hera evlilik ve kadın tanrıçasıdır. Olimposlu tanrılar düzenine
katılmadan önce esasen bir bereket tanrıçası olduğu düşünülmektedir. Geleneksel
olarak güzel, ancak kıskanç ve intikamcı olarak tanımlanmıştır.
Hera
'ya yıl boyunca üç farklı biçimde ve tapmakta tapındırdı. İlk baharda bakire Hera
Partenos'tu, yazın kendini geçekleştiren Hera Teleia olurdu, kışın ise ona dul
Hera Kera olarak tapılırdı. Hilal, dolunay ve son dördünde onun korumasındaki
tarımın üç evresinin simgeleriydi. Hera'nın üç yönü, kadının hayatındaki üç dönemi
temsil eder; ki bu dönemler onun rahibeleri ve yardımcıları tarafından ayinlerle kutlanırdı.
Sonuç olarak, yazımda Anadolu, Antik Yunan ve Roma'da önemli yer tutan tanrıçaların bazılarına yer verirken şunu görüyoruz; kadın, tarihin her evresinde güçlü bir karakter ortaya koymuş, insanlar tarafından tanrılaştırılmış ve ataerkil toplum yapısında bile kendine yer bulmuştur. Tanrı kadar Tanrıçalık da mitolojik hikayelerin ana temasını oluşturmuştur.